Mehmet Solmaz’ın anısına…
Prof. Doğan Demirhan: 1977’de Balkan Şampiyonası Ankara’daydı, Mehmet Solmaz da Ankara’da askerdi. Ben de İzmir’den Milli Takım antrenörü olarak çağrılmıştım. Yusuf Söğütlü gırgırı severdi, Mehmet Solmaz’a yeni sprinter gelmiş diye muziplik yaptı.
Başka bir gün İzmir’den Ankara’ya başka bir yarışa gidiyordum. Arka koltukta Mehmet Solmaz vardı, askerliğini bitirmiş, tornacı olarak iş bulmuş, benimle çalışmak istediğini söyledi. Askerken Ankara’da Orhan Altan’la çalışmıştı. İzmir’de çalışmaya başladık, kısa sürede toparlandı Türkiye Şampiyonu oldu ve 51.8 le 400 engellide Türkiye Rekoru kırdı. Daha önceden askerken atletizme başladığı için alt yapı eksikliği nedeniyle sakatlanmış olduğundan sakatlığı bazen nüksediyordu.
Bu sakatlık yüzünden İzmir’de istediğimiz gibi antrenman yapamıyorduk. Ayrıca yaşamını sürdürmek için belediye dahil bölük pörçük iş buluyordu yani bir türlü düzen tutturamadı, çok zorlanıyordu. Yetenek bir taraftan sakatlık ve iş bulmada zorlanma bir taraftan onu çok hırpaladı. Bu arada bayrak takımının da önemli adamıydı.
Mehmet Solmaz’ı 800 m konusunda ikna etmiştim. Çünkü 400 m, 400 m engellinin karşılığı değildi. 800m 400 engelin karşılığıydı. Son üç engelin zorluğu ancak bu şekilde ortadan kaldırılabilirdi. Nitekim Fahir Özgüden ve Cengiz Akıncı’nın çok iyi 800 m dereceleri olduğunu ona anlattım. O dönemde dünyada da Edwin Moses USA ve Herold Schmid Almanya rekabeti vardı ve onların da 800 m leri çok iyiydi.
Uluslararası yarışta Bulgarların 400 m cisiyle yarıştı ve az farkla ona geçildi. Aynı yarışta Bulgarların Olimpiyat finalisti 400 m engelcisiyle yarıştı ve Mehmet fark atarak onu geçti.
Mehmet Solmaz sporu bırakmıştı 2007’de sahaya beni ziyarete geldi. Ben atletlere antrenman veriyordum, bu sırada başka bir atlet 400 m koştu. Bitirince antrenörü yanına çağırdı ve atlet gitmedi. Karşılıklı küfürleştiler. Mehmet Solmaz bana, “Hocam biz sizin bakışınızdan çekinirdik. Bu ne hal, ben bir daha bu sahaya gelmem” dedi ve gitti.
Erdenay Oflas: O sıralar İzmir’de İl Müdürüydüm. Yokluklar ve sıkıntılar içinde büyümüş çok zor bir hayattan geliyordu. Bu olumsuzluklara ve geç başlamış olmasına rağmen atletizmin önemli yeteneği ve şampiyonlarından biri oldu. Başkalarını yurt dışında da sürdürmesi yeteneğini tasdikliyordu. Askerken Ankara’da Orhan Altan’la askerlikten sonra İzmir’de Doğan Demirhan’la çalıştı. Zor şartların başarılı adamı oldu, hiç şımarmadı, sakin ve kendi halinde bir atletti.
Necdet Ayaz: Mehmet Solmaz, Mehmet Tümkan gibi geç ve tesadüfen atletizme kazandırılmış bir atletti. Mehmet Solmaz gibi nice yeteneklerin bulunup atletizme kazandırılması gerekir. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Çok güzel ve özel bir arkadaşımızdı.
Ersin Ata: Erken başlamış olsaydı çok farklı sonuçlar elde ederdi. Geç başlaması onu daha ileri gitmekten yoksun bıraktı. Avrupa Şampiyon Kulüplere “Yupi” olarak katılmıştık, çok güçlü takımlar vardı. 800 m de finale kalan tek atletimiz oldu. Bir antrenmanda Doğan abiden 400 m için kronometre tutmasını istedi ve 50 saniye koştu. Keşke Sermet Timurlenk gibi erken başlamış olsaydı, çok farklı sonuçlar elde ederdi.
Uğur Sel: Mehmet Solmaz sadece başarılı değil, kimsenin arkasından konuşmayan, tok gözlü, kendi halinde iyi anılan, iyi hatırlanan bir arkadaşımızdı. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.
Mehmet Yurdadön: En son 1,5 ay önce Güneş abiyle ilgili fotoğraf alışverişinde bulunmuştuk. Mehmet Solmaz kayıp bir yetenekti, olağanüstü kabiliyetliydi. Finlandiya’da başarılı olduktan sonra, saygı, erdem ve kaliteli davranışlarını sürdürmesi ilgimi çekti. Devamlı emekten yana oldu. Emeği küçümseyenlere karşıydı, onlara hayır derken bile sempatikliği ve güler yüzlülüğü ihmal etmez kırmadan hayır derdi.
Yazıyı şöyle sonlandırmak istiyorum. Mehmet Solmaz’ın atletizme başlamasıyla aranan kan bulunmuş oldu. Başarısızlıkla hiç yolu kesişmedi, hiç yüz yüze kalmadı, Allah sevaplarını artırsın.
ARTUN TALAY