Ankaragücü, ilk yarının son maçında Amed SF’ye son dakika golüyle 1-0 yenildi.
Diyarbakır Stadı’nda tarif edilmesi imkânsız rezillikler yaşandı.
Bu atmosferde mücadele eden, son dakikaya kadar galibiyeti kovalayan Ankaragüçlü futbolcuları yürekten kutluyorum.
İlk 30 dakikada rakibe ve atmosfere teslim olmuş bir Ankaragücü vardı.
İlk yarının isabetli pas sayısı 73, Amed SF’de bu sayı 277.
Üst üste iki pas bile yapamayan bir takım vardı sahada.
İlk yarım saatte Amed’in beklenen golü gelmeyip, rakip oyuncular baskıyı yorgunluktan hafifletince Ankaragücü sahneye çıktı.
İlk yarının son 10 dakikası, ikinci yarının neredeyse tamamında üstün olan taraf Ankaragücü’ydü.
İki topu direkten dönen Başkent takımı, son dakikada gelen golle maçı kaybetti.
Maçta yaşananlara gelmeden, Diyarbakır şehrinin atmosferinden bahsetmek lazım.
Altı kalın çizgiyle çizilmesi gereken konu, Diyarbakır kenti ile Diyarbakır Stadı’nın gündemlerinin çok farklı olduğu.
Uçağımız sabah saat 9’da Diyarbakır’a inmişti, saat 14.00’e kadar kenti gezdik.
Herkes işinde gücünde, aileleri ile birlikte güneşli bir pazar gününün keyfini yaşıyordu.
Kent merkezinde 5 saat vakit geçirdik, o gün oynanacak Amed SF-Ankaragücü maçını çağrıştıracak en küçük emareye bile rastlamadık.
Şehir merkezinde Amed SF ürünleri giymiş sadece birkaç kişiyle karşılaştık.
Ankaragücü ürünleriyle gezenler vardı sokaklarda, karışan bir Allah’ın kulu yoktu.
Ali İmdat’ın Ulu Cami’de Gecekondu atkısı ile çektirdiği fotoğraf maça kadar dikkat bile çekmedi.
Saat 14.00’te takımın kaldığı otele gittik, oradan da takım otobüsünün arkasından stada geçtik.
Yol boyunca takım otobüsüne en ufak sataşma olmadı.
Maçtan 1,5 saat önce basın tribününde yerimizi aldık.
Stadın yarısına yakını o saatte dolmuştu, şarkılarla türkülerle eğlenen taraftar topluluğu vardı tribünlerde.
Bütün bu güzellikler, maçın başlama vuruşu yapılana kadar sürdü.
Sonrası Türk futbolu için utanç verici görüntülerdi.
Hakem Çağdaş Altay’ın düdüğü ile birlikte tribünlerdeki görüntüler 180 derece değişti.
Takımını keyifle destekleyen taraftar, düdükle birlikte şiddetle beslenen ne idiği belirsiz insanlara dönüştü.
İlk dakikadan itibaren patates tarlasından bozma sahaya torpil diye adlandırılan patlayıcılar atılmaya başlandı.
Arkasından yeşil zemin tribünlerden atılan su kaplarıyla doldu.
90 dakika boyunca bu iğrenç görüntü hiç değişmedi.
Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar üzerinden insan avına çıktı, gözü dönmüş topluluk.
Ankaragücü ürünleriyle kentte rahatlıkla dolaşan, fotoğraf çektirenlerin bulunduğu yerler hedef alındı.
Gecekondu tribün lideri Ali İmdat’a yönelik saldırı da yaşandı.
Ben tüm yaşananların organize olduğuna inanıyorum.
Organize bir kötülük vardı Diyarbakır Stadı’nda.
Yoksa olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı bir maça bu kadar patlayıcı sokulması mümkün mü?
İyi niyetinden şüphe duyulmayacak Amed SF yöneticileri de vardı sahada.
Olayları yatıştırmak için çok çalıştılar, Ankaragüçlü futbolculara kalkan oldular.
Ama onların da çabası bir yere kadardı.
Böyle bir maçta alınan 3 puan, kusura bakmasınlar da Amed SF’ya haram zıkkım oldun.
Böyle bir maçın daha ilk yarım saatte tatil edilmesi gerekirdi, maçı tatil etmek bir yana bir kere olsun anons dahi yaptırmayan hakem Çağdaş Altay sen de Allah’ından bul.
Beni maç sonu en çok üzen, üzmekten öte sinirlendiren, organize kötülük karşısında Ankaragücü cephesindeki “organize sessizlik” oldu.
Maç bitti, teknik direktör Kemal Özdeş basın toplantısına çıktı, yaşanan bu organize kötülükten “her statta olan normal şeyler” diye bahsetti.
Oyuncuları tek bir korneri, duran topu, taç atışını sağlıklı olarak kullanamamış, hocası bu durumu her statta olan normal şeyler olarak yorumluyor.
Konuşmasını bitirir bitirmez de soru almadan salondan çıkmak istedi.
Ankara’dan 10’dan fazla gazeteci oradaydı, çok ısrar ettik olaylarla ilgili görüş almak istedik.
Ancak ısrarla soru almadan toplantı salonundan ayrıldı.
Sonrasında havaalanında yine karşılaştık, bu kez kaçacak yeri yoktu, soracaklarımızı sorduk.
Yaşanan olaylarla ilgili açıklamanın yöneticiler tarafından yapılması gerektiğini söyledi.
Ankaragücü yönetimi haksızlıklara karşı açıklama yapacak ha…!
Bence hoca da söylediğinin espri oluğunun farkında.
Umarım beni mahcup ederler, iddia ediyorum Ankaragücü Kulübü dün yaşananlar ile ilgili bir açıklama yapmayacak.
Maçtan sonra yemekte Faruk Koca ile karşılaştık.
“Ankaragücü camiası adına özür dilemesi” konusundaki tepkileri kendisine bizzat ilettim.
Samimiyetine inanmak istiyorum, kesinlikle öyle bir özrün söz konusu olmadığını, sosyal medyada yer alan cümlelerin Diyarbakır yerel basınının işgüzarlığı olduğunu söyledi.
Faruk Koca, “Toplantıya 19 Mayıs’taki olaylarda yaralanan dönemin kulüp başkanı da geldi. Bana o güne ait fotoğrafları gösterdi. Ben de üzüntülerimi ifade ettim, o kadar. Kulüp başkanı ben değilim ki camia adına özür dileyeyim” dedi.
Koca, başkan İsmail Mert Fırat’ın transfer yasağı dosyaları ile ilgilendiğinden Diyarbakır’a gelemediğini de bildirdi.
Bu olay böyle kapatılamaz.
Ankaragücü yönetiminden rica ediyorum, lütfen sessiz kalmayın.
Türk futbolu adına Amed SF, en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Bir daha statlarda böyle sahneler yaşanmamalı.
Emsal olay da var, 2007’deki sulu derbi.
O maçta Galatasaray’a 5 maç saha kapatma cezası verilmişti.
O maçta sahaya patlayıcı atıldığını hatırlamıyorum.
Sadece sudan 5 maç ceza oluyorsa, patlayıcılardan, son dakikalarda kırılıp sahaya atılan koltuklardan da bir iki maç daha eklenmeli.
Ha ne olur, Ankaragücü yönetimi sessiz kalır, TFF’de kulağının üzerine yatar.
Çirkin tezahürat ve saha olaylarından dolayı birkaç bloka ceza gelir, üstüne biraz da para cezasıyla olay kapatılır.
Bizim gibi ağır ceza talep edenler de yeni çözüm sürecini baltalamakla suçlanır.
METİNER ERDEM