Ankaragücü, son dakikalarda yediği penaltı golü ile Alanyaspor ile 1-1 berabere kaldı.
Başkent ekibi, bu sonuçla sahasındaki 8’inci, toplamda da 15’inci beraberliğini aldı.
Futbolda ahlara, vahlara yer yok ama insan düşünmeden de edemiyor, Ankaragücü beraberliklerin yarısını, hatta üçte birini kazanmış olsa şu an ligde de Avrupa mücadelesi veriyor olurdu.
Allah’tan bu sezon Galatasaray ve Fenerbahçe dışında tüm takımlar çok kötü de Ankaragücü hala kırmızı hattın 4 basamak üstünde.
Maçın ilk 5 dakikasında Alanyaspor, Oğuz Aydın ve Yusuf Özdemir’in başarılı kanat organizasyonları ile Ankaragücü kalesine geldi.
Son 10 haftada sadece Galatasaray’a kaybeden, bu maçlarda elde ettiği 6 galibiyetle ikinci yarının flaş ekibi olan Alanyaspor’un başlangıç performansı, ne yalan söyleyeyim beni korkuttu.
Beş dakikalık Alanyaspor baskısının ardından oyun yön değiştirdi, bu kez Ankaragücü mükemmel oynamaya başladı.
Ankaragücü iki Yunanı, Stelious Kitsiou ve Tasos’la sol kanattan öyle etkili gelmeye başladı ki golü bulmaları sadece birkaç dakika aldı.
İlk golde oyundan çıkana kadar sahanın en iyisi olan Alexis Phlips’in mükemmel asistinin de etkisi vardı.
Alexis Philps, çok daha güzel bir pası 18. dakikada Efkan Bekiroğlu’na attı.
Ankaragücü’nün en golcü oyuncusu Efkan Bekiroğlu, bu mümkemmel pasta topu, Ertuğrul Taşkıran’ın hatalı çıkışıyla bomboş kalan kaleye atamadı.
Chiristian Bassagog’un kaleciyi de geçip boş kale yerine rakip oyuncunun kafasına nişanlaması, maçın kader anı oldu.
İlk yarı Premier Lig tadında, Ankaragücü’nün adeta tek kale oynadığı bir görüntüye sahne oldu.
Ankaragüçlü oyuncular ilk yarıda o kadar çok efor sarf etti ki bunun ikinci yarıdaki oyunu etkilememesi imkansızdı.
Ankaragücü’nde 60. dakikadan sonra yorgunluk göze çarparken, yine de pozisyon bulmada Alanyaspor’dan aşağı kalmıyordu.
İkinci yarıda maçın hakemi Emre Kargın iki kritik hataya imza attı.
Biri Ankaragücü lehine, diğeri de aleyhine.
52. dakikada kaleci Bahadır Güngördü’nün kontrolsüz çıkışında Ahmed Hassan’ı dağıtmasına penaltı çalınsa kimse itiraz edemezdi.
Sonrasındaki bir pozisyonda Atakan Çankaya, kazanılan serbest vuruşu hızlıca kullanıp topu Efkan Bekiroğlu’na aktardı, bu oyuncu da filelere gönderdi.
Gol, serbest vuruş top hareket halindeyken kullanıldığı gerekçesiyle iptal edildi.
Emre Kargın düdüğü erken çalmasa, serbest vuruşun kullanıldığı anda topun hareketini tamamladığı net şekilde görülür, gol VAR’ın uyarısıyla geçerli sayılırdı.
Ankaragücü’nün buz gibi bir golü daha hakem hataları sonucu geçersiz sayılmış oldu.
Ankaragücü, ikinci yarıda da Alexis Phlips ve Uros Radakovic’le farkı ikiye çıkarma fırsatları yakaladı, olmadı.
Ankaragücü, bu kadar fırsatı değerlendiremeyince maçın son çeyreğinde skoru koruma telaşına düştü.
Herkes hocayı suçluyor da inanın geriye çekilmek kesinlikle Emre Belözoğlu’nun tercihi değildi.
Emre Hoca, kenarda çıldırdı, oyuncularını sürekli ileri çıkın diye uyardı ama sesini duyuramadı.
Ankaragücü taraftarını beğenen, her fırsatta onlara övgüler yağdıran biriyim.
Dünkü maçın büyük kısmında yine çok iyiydiler.
Ama dün son dakikalarda o beraberlik golü geldiyse herkesin eleştirdiği kaleci Bahadır Güngördü’den, Emre Belözoğl’ndan daha fazla suçlu olan tribündeki taraftardı.
Neredeyse 70’li dakikalarda maçı bıraktılar, Beşiktaş geyiği yapmaya başladılar.
Takım sahada ecel terleri dökerken, taraftar tribünde kendini eğlendiriyor, “Hop hop Çarşı… Çarşı”, “Beşiktaş’ın oğlanları” diye tezahürat yapıyordu.
Sonra hatalarını anlayıp oyuna döndüler ama geç kaldılar.
Maç sadece 1-0 iken taraftarın geyik yapma lüksü olmaz, olmamalı.
Takımla birlikte hücum yapıp, takımla birlikte defans yapmalı.
Takım taraftarın maçtan kopmasıyla bir türlü baskıyı kıramadı, taçla başlayan bir Alanyaspor atağı Ali Kaan Güneren’in affedilmez hatasıyla penaltıya dönüştü.
Maçta üçü yüzde 100 olmak üzere 5 kurtarış yapan kaleci Bahadır Güngördü, maçın adamı olacakken son dakikalardaki topu oyuna sokmadaki hatalarından dolayı kaybedilen iki puanda rol sahibi oldu.
Emre Hoca’yı zaman zaman eleştiren biri olarak dünkü maça bakıyorum, hocada bir hata bulamıyorum.
İdeal 11 ile çıktı, takımına mükemmel ötesi ilk yarı oynattı.
İkinci yarı baskı yese de en az Alanyaspor kadar pozisyon buldurdu.
Takım yorulunca zorunlu oyuncu değişiklikleri yaptı.
Hariçten gazel okumak güzel.
Geçen hafta Ali Sowe, Riad Bajic değişikliği yaptığında Bajic golü atınca övgüler yağdıranlar, bu hafta bakıyorum aynı değişiklik için hocayı yerden yere vuruyor.
Chiristian Bassagog’u zorunluluktan aldı, Tolga Ciğerci, Garry Rodrigues dahil oyuna giren oyuncuların hiçbiri katkı veremedi.
Tolga Ciğerci, bu takımın önemli bir parçası ama çok dominant bir yapısı var.
Tüm topları kendisine istiyor, ataklar hep onunla başlıyor.
Rakip de bunu bildiğinden Ankaragücü’ne takım olarak baskı yapmak yerine Tolga Ciğerci’ye baskı yapması yeterli oluyor.
Dün Tolga yokken, takımın atak organizasyonları çeşitlendi, sol kanat, sağ kanat, merkez…
Her yerden atak organizasyonları yapıldı.
Sanırım bundan sonra ya Tolga Ciğerci’siz maçlar izleriz ya da Tolga Ciğerci dominant yapısından taviz verir.
Maçtan sonra hocanın yayıncı kuruluşa açıklama yaparken, “Oyuncuların ne sıkıntı çektiğini ben biliyorum” ifadesini kullanması çok tartışıldı.
Bu cümlenin arka planındaki gerçekleri, çok önceden anlatmam gerekirdi, takım iki kulvarda yarışırken huzuru bozmamak adına sessiz kalmayı tercih ettim.
Hata yapmışım, özür dilerim.
Yazılarımı takip edenler bilir.
Ankaragücü; futbolculara alacaklarına karşılık Başkan İsmail Mert Fırat ve yardımcısı Yusuf Tanık’ın yaptırdığı konutları teklif etti.
Geçmişte aynı teklifi Faruk Koca yapmış, futbolcular kabul etmiş, sorun çözülmüştü.
Bu kez de aynısı olur diye hep olumlu şeyler yazmaya gayret ettim, içeriden gelen olumsuz haberlere düzelir nasıl olsa, moralleri bozmamak gerekir diye sessiz kaldım.
Maalesef bu kez borçları konutlarla ödeme operasyonu çözüm olmadı, sadece Türk oyuncular ikna edildi, yabancılar ise öneriyi reddetti.
Sonuçta bu takımın çok büyük kısmı 3-4 aydan beri sadece primlerle ev geçindirir oldu.
Maç sonlarında soyunma odalarında prim tartışmaları yaşanmaya başladı.
Emre Belözoğlu aylardır maaş alamayan oyuncularını motive etmeye çalışıyor.
Kolay değil maaşını alamayan yabancıları oynatabilmek.
Bakın bu sezon Galatasaray’ı yenebilen tek takım olan Hatayspor’un durumuna.
Onlar da aylardır maaş alamıyor bir ara zirve mücadelesi verirken, şimdi lige tutunmaları mucizelere kaldı.
Ankaragücü, bu maddi sıkıntılarla Başakşehir, Antalyaspor, Gaziantepspor maçlarını mükemmel oynuyorsa; Rizespor maçının ikinci yarısı, Alanyaspor maçının ilk yarısındaki performansı ortaya koyuyorsa, Emre Belözoğlu eleştirilmez, sadece teşekkür edilir.
Maalesef Faruk Koca’nın tarihin en güçlü yönetimi patladı.
21 kişilik yönetimden elini taşın altına koyan iki kişi kaldı: İsmail Mert Fırat, Yusuf Tanık.
Görevlerini yapanları ayırmak gerekir, amatör sporlar sorumlusu Durali Akpınar, stat sorumlusu Mert Kızılırmak gibi.
Eskiden deplasmanlara konvoyla gidilir, yönetim kurulu tam kadro olurdu.
Şimdi deplasmanlara bu ikiliye ek olarak sadece Hüseyin Aytekin ve Recep Poyraz gidiyor, zaman zaman da Mert Kızılırmak.
Bu üçlü belki maddi katkı sağlayamıyor ama tüm enerjilerini Ankaragücü için harcıyor
Diğerlerinin çoğu Eryaman’daki maçlara dahi gelmiyor.
Holding patronları, fabrika sahipleri Faruk Koca’nın istifasının ardından ortadan kayboldu.
Emre Hoca, bir yandan maddi sorunlarla boğuşurken, diğer yandan akıl almaz iddialara maruz kalıyor.
O iddiaları da basın toplantısından sonra Gölge TV’de program yaptığım Tuna Yılmaz ile birlikte Emre Hoca’ya sorduk o da uzun uzun anlattı.
O konulara da Gölge TV’deki yayınımızda değiniriz.
Son olarak bir çift söz TFF yönetimine ve yayıncı kuruluşa.
Maç öncesi Ankaragücü taraftarı Gazze’deki İsrail zulmüne ilişkin bir kareografi hazırladı.
Yayıncı kuruluş özetlere o görüntüleri almamış.
Yayın haklarını Katarlı’ya satarsan olacağı budur.
Allah hepinizi bildiği gibi yapsın.
METİNER ERDEM