Gençlerbirliği, sahasında Erzurumspor FK’ya 2-1 yenildi.
Ligin dibine demir atan Başkent ekibi için hayati önem taşıyan bir maçtı.
Rakip düşme hattının hemen üzerindeki takımdı ve arada 7 puan fark vardı.
Gençlerbirliği kazansa, fark 4 puana inecek, umutlar çok daha fazla artacaktı.
Transfer yasağının kaldırılmasının da bir anlamı olacaktı.
Aslında maç öncesi umutlar oldukça yüksekti.
Son 8 haftada sadece 1 galibiyet alabilen, son 3 maçtır kazanamayan Erzurumspor FK, Ankara’ya çok önemli 4 oyuncusundan yoksun gelmişti.
Rosheuval ve Batuhan sakatlıklarından, Eren Tozlu ve Mustafa Yumlu ise cezalı olduklarından dolayı Gençlerbirliği maçı kadrosunda yoktu.
Cumhuriyet’in takımı Gençlerbirliği düşmemeli demek kolay ama…
Bu takımdan bile puan alamayan bir takım, ilk yarıdaki kalan 2 maçta nasıl puan alacak bilemiyorum.
Şimdi fark Erzurumspor FK ile 10 puan, Tuzlaspor ile 9 puan oldu.
Hele bir de rakipler bu haftalarda puan alırsa, 12-13 puanlara çıkacak fark ikinci yarı nasıl kapanacak?
Belli ki Mustafa Dalcı, dört maçta sıfır çektiği bu dizilişte ısrar edecek.
Gençlerbirliği kadrosunu değil Süper Lig’de maça çıkmış, sadece amatör ligde takım çalıştırmış bir antrenöre ver, yapmayacağı tek şey üçlü defans oynatmak olur.
Bir takımın üçlü defans oynaması için, öncelikle beklerinin/kanatlarının iyi olması gerekir.
Gençlerbirliği’nin dünkü ilk 11’inde kaliteli beki bırakın, orijinal bek bile yoktu.
Kanat oyuncusu olarak da sadece sağda Barış Alıcı vardı.
Orijinal mevkisi merkez orta saha olan Balyaev’i sol kanat oynatarak takımı 3-5-2 ile sahaya sürmek, ancak Mustafa Dalcı’nın aklına gelirdi sanırım.
Geçen sezon elinde Erdem Özgenç/Murat Uçar, Tiago Pinto/Yasin Güreler gibi bekler varken bile Ankaragücü’nü 3-5-2 oynatmamıştın, bu sezon nereden aklına geldi, anlamak mümkün değil.
Mustafa Hoca’yı Ankaragücü’nde çalışırken, oyuncu psikolojisini bilmemekle eleştirirdim.
Kendisi de bir görüşmemizde bu konuda eğitim aldığını iddia etmişti.
Ankaragücü’nde Spor Toto 1. Lig’de eline çok iyi kadro verildiği için defosu belli olmuyordu.
Takke düştü kel göründü misali, iş sadece kendi becerisine kalınca, eğitimini gördüğü konusunda iddia ettiği futbolcu psikolojisinde de ne kadar eksiği bulunduğu ortaya çıktı.
Elinde bir kadro var, biliyorsun yetersiz.
Ama bu kadroyla 6 maç yapmak zorundasın, bu maçlarda en az 6-7 puan hedefliyorsun.
Kaybettiğin her maçta kendi hatanı örtbas etmek, takımdaki ömrünü uzatabilmek amacıyla futbolcularını taraftarın önüne atıyorsun.
Her seferinde “Transfer yasağı kalkınca çok güçlü kadro kurulacak, bu futbolculardan kurtulacağız” mealinde sözler sarf ediyorsun.
Bir futbolcu gelecek görmediği, teknik direktörünün kendisine inanmadığı bir takımda oynamak ister mi?
Gençlerbirliği yönetimi maalesef yine yanlış yaptı.
Keşke, Mustafa Dalcı ile yine anlaşsaydı da sözleşme ikinci yarı için yapılsaydı.
Bu takım Medet Coşkun ile iyi oynuyordu, o futbolla 6 maçta en az 7-8 puan alırdı.
Çünkü Medet Coşkun Amerika’yı yeniden keşfetme peşinde değildi.
Başarının sırrı Metin Diyadin’in oynattığı sistemdeydi, o da aynısını uyguluyordu.
Hala iddia ediyorum, Mustafa Dalcı iki maçlık kenara çekilsin, bu takım Medet Coşkun ile Sakarya’dan da puanla döner, Bandırma’ya da kaybetmez.
Ama Gençlerbirliği yönetimi bunu yapmaz, yapamaz.
Kulağımıza gelenlere göre, Mustafa Dalcı’yı Gençlerbirliği’ne önerenler, karşılığında sponsorluk ve futbolcu sözü de vermişler.
Mevcut Gençlerbirliği yönetimi, takım düşmeyi matematiksel olarak garantileyene kadar Mustafa Dalcı ile devam eder.
Bu arada bir daha kırılması imkânsız tüm rekorlar Mustafa Hoca’ya nasip olur.
Mustafa Dalcı’dan önce bu takım 10 maçtır kazanamıyordu, Gençlerbirliği’nde rekor 12 maçtı.
Mustafa Dalcı, rekoru 14 maça çıkardı.
Bugüne kadar Gençlerbirliği’nde en kötü başlangıç yapan teknik direktörler, üst üste en fazla 4 maç kaybetmişti.
Mustafa Dalcı, ilk 4 maçında bu rekoru da egale etti
İlk yarının kalan 2 maçında bu rekorun da tek başına sahibi olacaktır.
Ankaragücü’ne sezon başı Emre Yıldız ile birlikte 16 transfer yaptırmıştı.
16 transfer de Gençlerbirliği’ne yaptırırsa, o konuda da bir daha kırılması imkânsız rekorun sahibi olur.
Niyazi Akdaş yönetiminin Arda Güler ve gayrimenkuller konusundaki çalışmalarına yüzde 100 destek veriyorum.
Ama sportif başarı konusunda sınıfta kaldı, maalesef yanlış yerlerden akıllar alıyor.
……………………………
Ankaragücü, Antalya Kampı’ndaki ilk hazırlık maçında Sivasspor’a 2-0 kaybetti.
Hazırlık maçıdır, skor önemli değil desek de yenilgide insanın canı sıkılıyor.
Tamam anladık, skor önemli olmasın da bir de Ankaragücü kazansın be arkadaş!
Bir kerede rakip skor önemli değil desin.
İlk 11’e bakıyorsun, as kadrodan sadece Nihad yoktu sahada.
Diğerleri 14 haftanın en çok ilk 11’de yer alan oyuncuları.
Konyaspor maçında Nihad da kadroda olur da umarım skorun önemli olmadığı bir maçı da Ankaragücü kazanır.
…………………………………
Abdullah Oğuz Koca’ya bir özür borcumuz oldu, ödeyelim onu da.
Konusu bir sosyal medya paylaşımı.
Ben yol arkadaşlığı yaptığım bir kişiyi savunarak, öyle paylaşım yapmaz dedim, Abdullah Oğuz’u suçladım.
Abdullah Oğuz da arkadaşımın yaptığı o paylaşımın ekran görüntüsünü gönderdi.
Ben yazıyı servis etmeden önce arkadaşımın sosyal medyasını baştan sona kontrol etmiş, o paylaşımı görmediğim için o iddiada bulunmuştum.
Demek ki bir kızgınlık anında paylaşmış sonra silmiş.
Özür dilerim Sevgili Abdullah Oğuz Koca.
Yalnız, yıllar önceki bir paylaşımın ekran görüntüsünün hala saklanıyor olması ilginç.
Demek ki birileri sağlam raporlama, dosyalama yapıyor.
Benim dosyam hayli kabarıktır herhâlde.
Ne diyelim, kolay gelsin.
…………………………………
Dünya Kupası’nda final haftasına girdik.
Fas, şimdiden benim gönlümün şampiyonu.
Dualarım, kalbim Fas’tan yana, umarım kupanın sahibi de olurlar.
Yüz yıla yakın önce İspanya, sonra Fransa sömürgesi altında yaşadı.
Bir başka sömürgeci de Portekiz’di.
Önce İspanya’yı, ardından Portekiz’i eledi.
Sıradaki rakip Fransa.
Fas, tarih yazarken, kendi tarihinin de intikamını alıyor.
Teknik Direktörü Walid Regragui Fransa doğumlu Faslı.
Son derece mütevazı bir takım var elinde.
Bu yıl 8 maç yaptı, henüz mağlubiyeti yok.
Özellikle Anadolu takımları, Walid Regragui’nin oynattığı oyunu iyi analiz etsinler.
Defans nasıl yapılır, takım oyunu nasıl oynanır, iyi öğrensinler.
METİNER ERDEM