Sevgili Ankaragüçlüler;
6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli iki deprem hepimizin yaşamını alt üst etti.
20 binin üzerinde bina yıkıldı.
Açıklanan son rakama göre ölü sayısı 39 bin 672.
Uzmanlar maalesef bu rakamın 100 binli rakamlara ulaşmasından endişe ediyor.
Böyle büyük bir felaketin, acının üzerine futbol konuşmak kolay değildi.
İçimizden konuşmak, yazmak gelmediğinden günlerce sizden ayrı kaldık.
Acılar paylaşılarak azalır derler ya!
Bizim de acımızı deprem sonrası Türk milletinin yaraları sarmak için ortaya koyduğu muhteşem birlik beraberlik görüntüleri bir nebze olsun hafifletti.
Özellikle Ankaragücü’nün depremin hemen ardından başlattığı yardım faaliyetleri acıyı hafifletmenin yanı sıra hepimizi gururlandırdı.
113 yıllık kulübün en bilinen sloganı “Gururluyuz, Güçlüyüz, Ankaragüçlüyüz”dür ya.
Depremin yaşandığı ilk günden bugüne, bu şehrin çocukları bu sloganı kalplerinin en derinlerinde yaşadı.
Başkan Faruk Koca’nın liderliğinde Tandoğan Tesisleri yardım üssüne çevrildi.
Ankara’da yüzlerce sivil toplum örgütü var.
Birçoğu da maddi olarak Ankaragücü’nün çok üzerinde olanaklara sahip.
Her biri ayrı ayrı organizasyonlar düzenlediler, hepsinden Allah razı olsun ama Tandoğan Tesisleri’nde yapılan çalışmalar bambaşkaydı.
Binlerce sarı lacivertli gönüllünün gece gündüz demeden yürüttüğü organizasyon sonucu tam 15 TIR malzeme deprem bölgesine gönderildi.
Taraftarı, Ankara’daki kampanyalarla yetinmedi, çeşitli organizasyonlarla deprem bölgesine gitti, oradaki çalışmalara bizzat yerinde destek verdi.
Gecekondu, Maraton, Bekarevi Çocukları, Sağ ve Sol Kapalı tribün gruplarının deprem bölgesindeki çalışmalarını gururla takip ettik.
Ankaragücü Başkan Yardımcısı Cantürk Alagöz 30 milyon TL, Başkan Faruk Koca da 10 milyon TL ceplerinden bağış yaptı.
Cantürk Alagöz, yaklaşık 5 bin kişiye günlük sıcak yemek çıkartacak bir sistemi Adıyaman’da kurdu.
Ankaragücü’nün eski yöneticisi Mustafa Başer, bir günde kurduğu konteyner aşevinde bu organizasyonu başarı ile yürütüyor.
Hem de dondurucu soğukta geceleri aracında uyuyarak yapıyor bu işleri.
Bunlar bizlere ulaşan bilgiler, mutlaka Ankaragücü’nün diğer değerli yönetim kurulu üyeleri de benzer faaliyetlerde bulunuyorlardır.
Deprem hem maddi hem de manevi olarak çok büyük yaralara neden oldu.
Bu yaraların iyileşmesi, normale dönmemiz aylar belki de yıllar alacak.
Ama bir yandan da hayat devam edecek.
Ankaragücü futbol takımı da üç günlük iznin ardından mart ayı başında yeniden start alacak Süper Lig ve Ziraat Türkiye Kupası maçlarına hazırlanmaya başladı.
Takımın başında Ankaragücü’nün eski futbolcusu Sedat Ağçay var.
Son günlerde de Sedat Ağçay ismi oldukça tartışılıyor.
Neden bugün tartışılıyor onu da anlamış değilim.
Başkan takımın Sedat Ağçay’a emanet edildiğini 6 Şubat’ta Ömer Erdoğan ile birlikte düzenledikleri basın toplantısında açıklamıştı.
Gerekçe olarak da futbolcuların onu istediğini söylemişti.
O toplantıda Ömer Erdoğan’ın da yardımcısı konumundaki Sedat Ağçay’ın antrenman yöntemini çok beğendiği ifade edilmiş, Başkan Faruk Koca’nın aldığı kararın Ömer Erdoğan tarafından da onaylandığı söylenmişti.
Aslında o basın toplantısı Ankaragücü açısından çok farklı bir toplantı olacaktı.
Bir gün öncesinde basın toplantısı için beni arayan Ankaragücü görevlisi, “her türlü iddiaların” basın toplantısında sorulabileceğini söylemişti.
Meslektaşlarıma sordum, sadece bana bu şekilde bir davet yapılmış, diğerlerine mesajla bilgi verilmiş.
Anlaşılan Başkan bir kez daha “Hodri Meydan” diyecekti.
Ama deprem felaketi nedeniyle zorunlu olarak soru almadan konular kısaca geçiştirildi.
Yoksa o gün orada tiyatro oynanmasına izin vermeyeceğimi birçoğunuz çok iyi bilir.
Neymiş, Ankaragücü yönetimi, Başkan Faruk Koca, Ömer Erdoğan’ın devam etmesini istiyormuş da Ömer Erdoğan istifada ısrarcıymış.
Kimse kimseyi kandırmasın.
Bir başkan teknik direktörü için “takımı sabote etti” ifadesini kullandıysa, o teknik direktör ya kovulacaktır ya da istifa edecektir.
Aksi halde kaos olur.
Ömer Erdoğan kendisine yakışanı yaptı, kulübü kaosa sokmadan istifasını sundu.
Karagümrük maçını kazansa dahi istifa edeceğine dair ciddi kaynaklardan aldığım bilgiler de vardı.
Dönelim Sedat Ağçay konusuna.
Sedat Ağçay’ı severim.
38 yaşında son verdiği aktif futbol yaşantısının sadece son 3 yılını Ankaragücü’nde geçirmesine karşın, camiaya kendisini kabul ettirdi.
Ankaragücü’nün Süper Lig’e yükselmesinde ve ilk yıl o kaos ortamında Süper Lig’de kalmasında çok önemli rol üstlenmiştir.
Bu yüzden de tüm Ankaragüçlülerin kalbinde özel bir yeri vardır.
En son 2-0 kaybedilen Gaziantep FK maçı sonrası soyunma odası koridorlarında karşılaşmıştık.
O maç sonrası ortalık toz dumandı ve ben kendisini “Sen bu kulüp için çok önemlisin. Artık elini taşın altına daha fazla sok” demiştim.
Sedat Ağçay, Ankaragücü’ndeki görevine teknik direktörle başkan ve yönetim kurulu arasında köprü görevi yapmak amacıyla başlamıştı.
Sonrasında bu işi Emre Yıldız üstlendi.
Sedat Ağçay da Aralık ayından beri Ömer Erdoğan’ın yardımcısı olarak antrenör kadrosunda görev yapmaya başladı.
Faruk Koca, aldığı bu kararla hem kulüp hem de kendi geleceği açısından büyük bir riski üstlendi.
Sedat Ağçay’ı çok sevsem de başarılı olacağına inansam da şu dönem ateşten bir gömlek giydiği de bir gerçek.
Ankaragücü 22 yıl sonra kupada çeyrek finale yükselmiş, ligde ise kümede kalma mücadelesi veriyor.
Faruk Koca’nın yerinde ben olsam bu kararı almazdım.
Ama Faruk Koca’nın bugüne kadar yaptığı tercihlere baktığımda da çok daha kötü bir tercih yapma ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir.
Ayrıca Ankaragücü, ilk kez bu tür kararlar almıyor.
Fatih Terim de Samet Aybaba da ilk teknik direktörlük deneyimlerini Ankaragücü’nde yaşadı.
İkisi de Ankaragücü’nde başarılı oldu, Türk futbolunun önemli figürlerinden oldular.
Benim tecrübelerime göre, futbol oynarken takım içinde abilik görevi üstlenenler teknik direktörlükte de başarılı oluyor.
Eskilerden Fatih Terim, Samet Aybaba, bugünkü nesilden Nuri Şahin, Emre Belözoğlu, Volkan Demirel aktif futbolculuklarında bu özelliklere sahiptiler.
Hepsinin teknik direktörlükleri de başarılı.
Bu yüzden Sedat Ağçay’ın da başarılı olacağına inanıyorum.
Ayrıca, Ömer Erdoğan zaman zaman bu takıma iyi futbol oynatsa da takım içindeki gruplaşmayı önleyemedi.
Aksine Tolga Ciğerci’ye olan aşırı güveni gruplaşmaları derinleştirdi.
Bu da saha sonuçlarına olumsuz yansıdı.
Başkanın dediği gibi, futbolcuların ortak tercihi Sedat Ağçay ise belki gruplaşmanın da önüne geçilir.
Ankaragüçlülere önerim, iyi ya da kötü bir karar alınmış.
Bugüne kadar aldığı kararların birçoğu hatalı olsa da inatla bu kararlarının arkasında duran, camiaya kulak asmayan bir başkanları olduğunu da unutmasınlar.
Faruk Koca kolay kolay bu karardan dönmez.
Bu yüzden yapılacak en doğru hareket, Sedat Ağçay’a destek olmak, ona bu zorlu mücadelesinde omuz vermek olacaktır.
Sedat Ağçay bu göreve getirildiğinde, kendisine de aynen şunu söyledim:
“Biliyorsun bende torpil olmaz. Ekstra kredin olacaktır. Umarım başarılı olursun, bize de başarı hikayelerini yazmak nasip olur.”
Başarılı olamayacağına inandığımda, hala o görevde kalmaya devam ederse karşısında ilk beni bulur, onu da kendisi biliyordur.
METİNER ERDEM