Şu anda başta spor bakanı olmak üzere tüm spor teşkilatının önünde sporla ilgili bir denklem var.
Bir tarafta Olimpiyat Oyunlarında sekiz madalya almış olan olimpik dallar. Öbür tarafta da bırakın madalya almayı, katılma hakkını bile elde edememiş futbol var.
Bu başarısızlığı gölgelemek için olimpiyat kültürüne saygısızlıktan geri durmamıştır. Olimpiyat Oyunlarının başlama ve bitiş tarihine aldırmayan, futbol lig sezonunu açmıştır.
Amacı bellidir, medyayı dominant bir şekilde işgal etmek.
Bunu şu sağlam örneklerle açıklamak isterim. Olimpiyata katılan bir boksörün, güreşçinin, yüzücünün, eskrimcinin, jimnastikçilerin bir yedeği yoktur.
Hiç kimse bir atlete, okçuya, halterciye “Sen çok yoruldun yedeğin yarışa devam etsin” söyleyemez. O başlar ve o sporcu bitirir.
Olimpik spor budur.
Olimpiyat döneminde Süper Kupa maçı oynandı. Maç sonrası bir teknik direktör “bu sahayı sevmiyorum, ya atletizm yarışları yapılsın ya da atletizm pisti kaldırılıp futbol oynansın” demiştir. Saygısızlığın sınırının olmadığını göstermiştir. Buna izin verilmeyeceğini umuyorum.
Kaldı ki Ankara’nın merkezindeki atletizm sahasının yıkılmış olması hem atletizme hem de olimpik performansa büyük zarar vermiştir. Sekiz madalyada kalınmasının nedenlerinden biri de budur.
Amerika’daki Stanford Üniversitesi’nin sporcuları, Amerika’ya on bir altın madalya kazandırmışlardır.
Eğer Amerikan eğitiminde spor bursu olmasaydı, bu sporcular üniversiteye giremezlerdi. Amerika’da bu kadar madalya alamazdı. Sporda başarılı ülkelerin burs modelinin önemi barda bulunmaktadır.
Bizde şimdilik Vakıf Üniversitelerinde burs modelinin uygulanması, sekiz madalya alınmasına yardımcı olmuştur.
Türkiye’de ne zaman tüm üniversitelerde spor bursu verilirse, o zaman sporda büyük ilerleme sağlanabilecektir.
Burada dershane sahipleri olumsuz etkilenmezler. Spor dışı eğitim almak isteyenler oraları yine tercih edeceklerdir.
Medya spor yöneticileri spora reyting gözüyle baktıklarından, spor sevenlerin dikkatleri ve algıları bozulmaktadır.
Türkiye olarak biz spora eğlence gözüyle bakıyoruz. Yabancılar ise uluslararası tanıtım ve rekabet gözüyle bakıyorlar.
Sözlerimi Şems Tebriz’in deyişiyle bitirmek istiyorum.
“Kalbimizi yaran değil, onaran önemlidir.”
Sporda insanın kalbini profesyonel küresel spor yorar. Olimpik spor ise onarır.
ARTUN TALAY