Asırlık çınar Ali Polat hocamız atletizmin durumunu bir hikâye ile anlatmıştı.
Bilenler tekrar okumuş olur, bilmeyenlerde öğrenmiş olur.
Bilge atletimiz yaz sıcağında balkonunda oturuyormuş. Akşam olunca gölgesi karşı balkona uzanmış. Gölge karşı balkona girmek için atletizm bilgesinden izin istemiş. Bilge de izin vermiş.
Ertesi gün atletizm bilgesi uyanıp çayını içmek için balkona çıkınca birde ne görsün: gölgesi yok. Gölgesiz kalmış.
Birkaç ay sonra atletizm bilgesinin kapısın çalındığında gölgesini zengin bir adam kılığında karşısında bulur. Gölgenin boynunda kalın bir altın zincir, parmaklarında ise elmas yüzükler varmış! Atletizm bilgesi eski gölgesine” senin bir insan görünümünde karşıma çıkacağın aklıma gelmezdi” demiş.
Gölge de ona benim geçmişimden kimseye söz etme, ben değiştim. Artık senin gölgende değilim, servetim senden fazla olduğu içinde artık çok güçlüyüm. Sana da bundan sonra sen diye hitap edeceğim der. Gölge eski sahibine döner ve sakalım gür çıksın, sözüm daha iyi dinlensin diye içmelere gideceğim. Sende gel hem sağlık bulursun hem de bana eşlik edersin der. Yolda Gölge önde olduğundan sahibi de onun gölgesi gibi arkasında kalır yani gölge efendi, efendi gölge olur. İçmelere geldiklerinde yalnız olmadıklarını görürler. Orada kızını tedaviye getiren bir kralda vardır. Kızın özelliği gözlerinin çok kekin olması ve çok uzakları iyi görmesiymiş.
Kız zengin adam kılığındaki gölgeye dönüp sizin gölgeniz yok der. Zengin adam kılığındaki gölge gerçek ortaya çıkmasın diye bu aksam birlikte yapılacak baloya birlikte gidelim mi der? Büyük baloda kralın kız ile gölge birlikte dans ederler. Gölge kuş gibi hafif olduğundan çok güzel dans ederler, Kız ona aşık olur ve evlenmeye karar verirler. Gölge evlenmeden önce eski sahibine döner senin benim gölge olduğumu kimseye söylememen için sana 100 bin akçe vereceğim ve bugün kral olacağım sende benim gölgem gibi hem yanımda kalacaksın der. Adam buna dayanamaz bu hem kıralı, hem kızını, hem de halkı aldatmak der. Bunun içinde gerçeği herkese anlatacağım der. Gölge ona döner ve “aklını başına topla, sana kimse inanmaz, ayrıca böyle konuşursan da seni zindana attırırım de. Gölce ayrıca önlem olarak da kıralım kızının yanına gider ve karşısında titreme numarası yapar. Kralın kızı sorar” neden titriyorsun” der? “Nasıl titremiyleyim” der? Gölge.
Gölgem kendini insan sanıyor, beni de gölgem.
Yıllardır bana uşaklık ettiği içinde onun için ne yapmalıyım diye kralın kızına sorar. Kralın kızında benim saf ve iyi yürekli sevdiceğim onu zindana atalım kendine gelinceye kadar,
O akşam onlar evlenirken efendi de zindanda dışardan gelen eğlence seslerini dinliyordu.
Ali Polat hocamız yıllar önce böyle, atletizm böyle bir kenara itildiğini, sahtekâr gölgelerin yerini aldığını anlatıyordu.
Ali Polat hocamızın çok değerli olan arşivinin de değerlendirilip atletizm camiasının hizmetine sunulması da çok önemli.
Anısına saygılarımla.
ARTUN TALAY